Kemik İliği Alarmı: Aplastik Anemi Nedir ve Neden Gizemli Kalıyor?

Son günlerde tıp dünyasında adını sıkça duymaya başladığımız, fakat ne yazık ki halk arasında yeterince bilinmeyen bir durum var: aplastik anemi. Hani o sürekli yorgunluk hissi, çabuk morarma... İşte, bazen basit bir kansızlık zannedilen bu hastalık, aslında kemik iliğimizin sessizce durması anlamına geliyor. Bu durum, ilik yetmezliği (kemik iliği aplazisi) dediğimiz, hayatın temelini oluşturan kan hücrelerinin üretiminin durmasıyla seyreden ciddi bir kan hastalığı.

Kemik İliği Alarmı: Aplastik Anemi Nedir ve Neden Gizemli Kalıyor?

Kemik İliği Alarmı: Aplastik Anemi Nedir ve Neden Gizemli Kalıyor?

Son günlerde tıp dünyasında adını sıkça duymaya başladığımız, fakat ne yazık ki halk arasında yeterince bilinmeyen bir durum var: aplastik anemi. Hani o sürekli yorgunluk hissi, çabuk morarma... İşte, bazen basit bir kansızlık zannedilen bu hastalık, aslında kemik iliğimizin sessizce durması anlamına geliyor. Bu durum, ilik yetmezliği (kemik iliği aplazisi) dediğimiz, hayatın temelini oluşturan kan hücrelerinin üretiminin durmasıyla seyreden ciddi bir kan hastalığı.

Kim derdi ki, vücudumuzun fabrikası olan kemik iliği bir anda 'grev' yapsın. Bazen tamamen ortada bir neden yokken başlıyor bu süreç, idiopatik diyor uzmanlar. Geçmişte, ilk fark edildiği günlerde bunun basit bir vitamin eksikliği olduğu bile düşünülmüştü; yıllar sonra anlaşıldı ki olay çok daha derin. Oysa mesele çok başka, bağışıklık sistemi kendi iliğine saldırıyor, bir otoimmün reaksiyonla (kendi vücuduna karşı savaş). Bu durum, kırmızı kan hücresi, beyaz kan hücresi ve trombosit, yani üç ana kan serisinin (pansitopeni) birden azalmasına neden oluyor.

Kemik İliği Sessizliğe Bürününce

Kan hücrelerinin azalması demek, vücut savunmasının çökmesi demek. Düşünsenize, bir enfeksiyon kapıyorsunuz, normalde beyaz küreler (lökositler) hemen devreye girer. Ama aplastik anemide bu askerler eksik. Bu yüzden bu hastalar ufak bir nezleden bile çok korkmak durumunda kalıyor. Vücutlarında sürekli bir enfeksiyon tehdidi, bir de o yorgunluk... Gerçekten yorucu bir döngü. Ayrıca, trombosit sayısındaki düşüş (kan pulcukları) yüzünden en ufak darbede bile ciddi kanamalar yaşanabilir. Hatta bazen hiç sebep yokken diş etinde, burunda kanama başlar, durdurmakta güçlük çekilir. İşte bu noktada, aplastik anemi tedavisi konusu aciliyet kazanıyor.

Ne kadar kişiyi etkilediği konusunda net bir rakam vermek zor, rakamlar ülkeden ülkeye değişir. Ancak genel olarak nadir görülen bir hastalık olduğu biliniyor. Mesela, bazı yayınlar 1 milyon kişide 2 ila 5 yeni vaka görüldüğünü belirtirken, bazı araştırmalar bu sayının biraz daha farklı olduğunu gösteriyor. Bu hafif uyumsuzluk, sanırım teşhisin zorluğundan kaynaklanıyor. Hatta bazı hastalarda önce sadece bir hücre tipi azalıyor (refrakter anemi gibi), sonra hastalık ilerliyor. Bu durum, teşhisi koyan doktorları da düşündürüyor.

Tedavi ve Umut Işığı

İlaçla bağışıklık baskılama (immünsüpresif tedavi) veya kemik iliği nakli; iki temel seçenek var hastaların önünde. Kemik iliği nakli, özellikle genç hastalarda ve uygun verici (donör) bulunduğunda, kesin tedavi sağlayabilen bir yöntem. Ama ya donör yoksa? O zaman devreye, bağışıklığı düzenleyen ilaçlar giriyor, ATG (Anti-Timosit Globulin) ve Siklosporin gibi... Bunlar vücudun kendi iliğine saldırmasını engellemeye çalışıyor. Tedavi süreci uzun soluklu bir maraton, bunu kabul etmek lâzım.

Bu hastalıkla ilgili aplastik anemi belirtileri ne kadar erken fark edilirse, tedavi başarısı da o kadar artar. Unutulmamalı ki; her yorgunluk aplastik anemi değil. Ancak inatçı yorgunluk, sık enfeksiyon, ve beklenmedik morarmalar varsa, mutlaka bir hematoloğa başvurmak gerekiyor. Bu konuda bilinçlenmek çok önemli, hatta hayat kurtarıcı olabilir. Gelişmeleri medihaber.com'u takip ve sosyal medya hesaplarını takip ederek güncel bilgilere ulaşabilirsiniz. Umut ışığı her zaman var, tıp gelişiyor. Her geçen gün yeni tedavi yöntemleri, bu zorlu hastalıkla mücadelede bize yeni kapılar açıyor.

Elif Nur GEZER

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER