SAĞLIK
Boğaz Ağrısından Kalbe Uzanan Gizli Tehlike
Basit bir farenjit diyip geçiyoruz bazen. Çocukların boğazı şişer, ateşi çıkar ve birkaç güne toparlar sanırız. Fakat bazen o bakteriler vücutta bambaşka bir yolu tetikliyor. Akut Romatizmal Ateş (Eklem romatizması) dediğimiz bu durum, aslında bağışıklık sisteminin kendi dokularına saldırmasıyla başlıyor. Tuhaf bir süreç.
Görünmez Bir Yorgunluk: Akciğer Tansiyonu
Merdivenleri çıkarken neden nefesimiz kesiliyor? Çoğu zaman yaşa ya da kiloya yoruyoruz bu durumu. Oysa kalbin sağ tarafı ile akciğerler arasındaki o gizli yolda bir şeyler ters gidiyor olabilir. Pulmoner hipertansiyon (akciğer damarlarındaki yüksek basınç) tam da böyle, kendini saklayarak geliyor. Sinsi.
Nadir Görülen Beyin Hastalığı PML: Belirtiler ve Yeni Gelişmeler
İsmi biraz ürkütücü geliyor kulağa değil mi? Progresif Multifokal Lökoensefalopati, yani kısaca PML (beyin ak maddesinin ilerleyici yıkımı). Aslında bu hastalık doğrudan bir virüsün, vücudumuzda sessizce bekleyen JC virüsünün uykusundan uyanmasıyla başlıyor. Çoğumuzun vücudunda bu virüs zaten var. Ama her zaman böyle kötü sonuçlar doğurmuyor.
Vücudun Yavaşlayan Ritmi: Primer Lateral Skleroz
Bazen basit bir takılma başlar yürürken. Ayaklar birbirine dolanır, merdivenler her zamankinden dik gelir göze. Primer Lateral Skleroz (üst motor nöron yetmezliği) işte tam böyle, sessiz sedasız sızıyor hayata. İnsan önce yorgunluk sanıyor, geçmesini bekliyor günlerce. Belki de sadece yaşlanıyoruz diyoruz kendimize.
Yıllar Sonra Gelen Davetsiz Misafir: Post Polio
Eskiden çocuk felci geçirip iyileşenlerin kapısını çalan garip bir yorgunluk var bugünlerde. Kimse tam adını koyamıyor ama vücut adeta "ben yoruldum" diyor. Bu durumun adı tıp dünyasında Post Polio Sendromu (çocuk felci sonrası gelişen tablo) olarak geçiyor. Belirtiler bazen o kadar sinsi ki, insan yaşlandığını sanıyor.
Kanın Gizli Yükü: Polisetemia Vera ile Tanışmak
Her şey aslında o geçmek bilmeyen kaşıntıyla başlıyor. Banyodan çıkınca cildiniz sanki iğneyle deliniyormuş gibi hissetmeniz normal değil elbet. Birçok kişi bunu basit bir alerji sanıyor ama durum bazen kemik iliğinden gelen bir sinyal olabilir. Polisetemia vera nedir belirtileri nelerdir sorusu tam da bu noktada hayatımıza giriyor.
Yoğun Bakımda Sessiz Strateji: Permisif Hiperkapni
Hastanelerin o bitmek bilmeyen makine sesleri arasında, bazen "kötü" görünen bir değer aslında hastanın kurtuluşu olabiliyor. Yoğun bakım servislerinde son dönemde sıkça duyduğumuz permisif hiperkapni (karbondioksit yükselmesine izin verme) tam da böyle bir durum. Eskiden kandaki karbondioksit yükselince hemen panik yapılırdı. Şimdilerde ise doktorlar, akciğerleri yormamak için bu yüksekliğe göz yumuyor.
Midemizdeki Gizli Yangın: Peptik Ülserle Yaşamak
Midemizde ansızın beliren o yanma hissi bazen sadece bir yemekten kaynaklanmıyor. Çoğu zaman geçiştiriyoruz ama aslında vücudumuz bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Peptik ülser denilen bu durum: mide veya oniki parmak bagırsagına yerleşen o küçük yaralar aslında hayat kalitesini sandığımızdan çok daha fazla etkiliyor. İnsan bazen merak ediyor; acaba sadece stres mi buna sebep olan şey?
Parkinsonla Yaşamak: Görünmez Bir Misafirle Tanışma
Ellerin hafifçe titremesiyle başlıyor her şey. Genelde önemsiz bir yorgunluk sanıyoruz bunu. Sabah kahvesini içerken bardağın oynaması, sanki geçici bir stres belirtisi gibi duruyor. Ama aslında beyindeki o küçük hücrelerin (nöronların) yavaş yavaş sessizliğe büründüğünün habercisi bu durum.
Boynumuzdaki Küçük Devler: Paratiroid Bilmecesi
Vücudumuzun iç dengesini sağlayan o kadar çok gizli kahraman var ki. Tiroidin hemen arkasında, bezelye tanesi kadar küçük dört tane bezden bahsediyorum. Çoğu insan varlığını bile bilmez. Ancak bu küçük parçalar aksamaya başladığında işler karışıyor. Kalsiyum dengemiz onlara emanet.
Gözlerdeki Sır ve Omurilikteki Ağrı: NMO
Gözler aniden kararıyor, bacaklarda bir uyuşma başlıyor. Çoğu zaman MS ile karıştırılan o gizemli hastalık aslında kendini belli ediyor. Nöromiyelitis Optika (göz siniri ve omurilik iltihabı) yani kısa adıyla NMO, vücudun kendi savunma mekanizmasının rotayı şaşırması durumu.
Vücudun İçindeki Sessiz Değişim: Neoplastik Süreçler
Her şey bazen aynaya bakarken ya da banyo yaparken bir sertlik hissetmekle başlıyor. Neoplazi (yeni doku oluşumu) dediğimiz o yabancı yapı, vücudun kendi hücrelerinin bir nevi kontrolden çıkma hikayesi aslında. Kimisi sadece orada duruyor, kimisi ise hızla yayılma eğiliminde. İnsan bazen konduramıyor kendine, belki basit bir yağ bezesidir diye geçiştiriyor. Acaba bu sefer farklı mı?
Böbreklerdeki Sessiz Tehlike: Nefritik Sendrom
Her şey basit bir boğaz ağrısıyla başlıyor sanıyorsunuz. Sonra bir sabah uyandığınızda aynadaki yüzünüzün, özellikle göz kapaklarınızın şiştiğini görüyorsunuz. Nefritik sendrom (böbrek iltihabı tablosu) işte böyle sinsice kapıyı çalabiliyor. İnsan başta pek konduramıyor, yorgunluktur geçer diyor ama vücut alarm vermeye devam ediyor. Sanırım en çok da idrar rengindeki o garip değişiklik korkutuyor insanı.
Nadir Bir Yaşam Mücadelesi: Morquio Sendromunu Anlamak
Sokakta yürürken bazen boyu akranlarından çok kısa kalmış, yürümesi biraz farklı çocuklara rastlarız. Çoğumuz geçer gideriz ama o adımların arkasında aslında devasa bir biyokimyasal savaş yatıyor. Morquio Sendromu, yani tıbbi adıyla Mukopolisakkaridoz Tip 4, vücudun belirli şeker zincirlerini parçalayamaması durumu. Belki de ismini ilk kez duyduğunuz bu tablo, aslında genetik bir mirasın sessiz çığlığı gibi.
Renklerin Arkasındaki Gizem: Metakromatik Lökodistrofi
Tıp dünyası her geçen gün yeni bir terimle tanışıyor aslında. Bazı isimler ise hem zor telaffuz ediliyor hem de ailelerin hayatını bir anda değiştiriveriyor. Metakromatik Lökodistrofi (genetik sinir erimesi) tam da böyle bir konu. Genellikle çocukluk çağında sinsice ortaya çıkan bu durum, sinir sistemindeki kılıfların zarar görmesiyle kendini belli ediyor. Nadir. Ama etkisi oldukça derin.
Görünmez Tehlike: Soframızdaki Eksik Tabak
Mutfakta her şey tam gibi görünse de bazen vücut içten içe eriyor. Sokakta yürüken fark etmediğimiz o halsiz insanlar aslında büyük bir mücadelenin içinde olabilir. Malnütrisyon (yetersiz beslenme) denince akla sadece kıtlık gelmemeli. Şehir hayatının ortasında, paketli gıdaların gölgesinde vücut protein ve enerji bulamıyor. Kaslar yavaşça kendini yiyor.















