Türkiye'de Uyku Alarmı: Her Üç Yetişkinden Biri Risk Altında – Uzmanlar Uyarıyor

SAĞLIK

Türkiye’de uyku bozuklukları, 2025 sağlık araştırmalarına göre endişe verici boyutlara ulaştı. Yapılan kapsamlı değerlendirmeler, her üç yetişkinden birinin, yaşam kalitesini ve genel sağlığını tehdit eden en az bir uyku bozukluğu türüyle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. Uzmanlar, bu durumu ciddiye almayarak ertelemenin uzun vadede kalp-damar hastalıkları, diyabet ve hipertansiyon gibi ciddi sağlık sorunlarına davetiye çıkardığı konusunda net bir uyarıda bulunuyor.

Türkiye'de Uyku Alarmı: Her Üç Yetişkinden Biri Risk Altında – Uzmanlar Uyarıyor

Türkiye’de uyku bozuklukları, 2025 sağlık araştırmalarına göre endişe verici boyutlara ulaştı. Yapılan kapsamlı değerlendirmeler, her üç yetişkinden birinin, yaşam kalitesini ve genel sağlığını tehdit eden en az bir uyku bozukluğu türüyle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. Uzmanlar, bu durumu ciddiye almayarak ertelemenin uzun vadede kalp-damar hastalıkları, diyabet ve hipertansiyon gibi ciddi sağlık sorunlarına davetiye çıkardığı konusunda net bir uyarıda bulunuyor.

Uyku bozuklukları spektrumu oldukça geniş. En sık rastlanan sorunların başında, kısa süreli stres kaynaklı olabileceği gibi aylarca süren kronik tablolara da dönüşebilen insomnia (uykusuzluk) geliyor. Bunun yanı sıra, özellikle obezitenin artışıyla paralel olarak hızla yükselen uyku apnesi (uykuda solunum durması) ve huzursuz bacak sendromu gibi 80’in üzerinde alt tip bulunuyor. Bu bozukluklar; uykuya dalamama, sık uyanma, horlama, gün içinde aşırı uyku hali ve hatta uyurgezerlik gibi çeşitli şekillerde kendini gösteriyor.

Sorunun temelinde ise modern yaşamın getirdiği stres ve yaşam tarzı düzensizlikleri yatıyor. Araştırmalar, vakaların yaklaşık %40’ında stres, anksiyete ve depresyon gibi psikolojik faktörlerin rol oynadığını gösteriyor. Ek olarak, dijital ekranlara maruz kalma süresinin özellikle genç ve orta yaş gruplarında artması, uyku kalitesini düşüren kritik bir faktör olarak öne çıkıyor. Solunum bozuklukları, hormonal dengesizlikler ve genetik yatkınlık da uyku düzenini doğrudan etkileyen diğer önemli nedenler arasında sayılıyor.

Uyku bozukluklarının en belirgin ilk sinyalleri genellikle sabah yorgun uyanma, gün içinde uyuklama, konsantrasyon bozukluğu ve sinirlilik (iritabilite) şeklinde ortaya çıkıyor. Bu belirtiler, bireyin iş performansını, sosyal ilişkilerini ve genel ruh halini olumsuz etkiliyor. Bu nedenle, uzmanlar herhangi bir uyku sorununun üç haftayı aşması durumunda mutlaka bir uzmana başvurulması gerektiğini özellikle vurguluyor.

Doğru teşhis, doğru tedavinin anahtarıdır. Uyku bozukluklarının tanısında altın standart olarak kabul edilen yöntem, hastane uyku laboratuvarlarında yapılan Polisomnografi (PSG) testidir. Bu kapsamlı test sayesinde gece boyunca beyin dalgaları, solunum ritmi, kalp atışı ve kas hareketleri detaylıca kaydedilir. Bu objektif veriler ışığında, sorunun kaynağı (nörolojik, solunumsal veya psikiyatrik) netleştirilerek kişiye özel tedavi planı hazırlanır.

Tedavi yaklaşımları, bozukluğun türüne göre farklılık gösterir. Örneğin insomnia tedavisinde ilaçlardan önce, kalıcı başarı sağlama oranı yüksek olan Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) önceliklendirilir. Uyku apnesi hastalarında solunum yollarını açık tutmak için CPAP cihazı kullanılırken, huzursuz bacak sendromu gibi nörolojik durumlar farmakolojik destekle yönetilir. Uzmanlar, ilaç tedavilerinin genellikle kısa süreliğine yardımcı olduğunu, uzun vadede ise uyku hijyeni protokolleri ve davranışsal müdahalelerin temel başarıyı getirdiğini belirtiyor.

Uyku sorunları için başvurulacak doğru uzmanlık alanı, sorunun kaynağına göre değişmektedir. Solunumsal apne için Göğüs Hastalıkları veya KBB (Kulak Burun Boğaz), stres kaynaklı insomnia için Psikiyatri, narkolepsi veya REM uyku davranış bozuklukları için ise Nöroloji uzmanları ilk akla gelmesi gereken bölümlerdir. Uyku bozukluklarının yaklaşık %50’sinin sinir sistemiyle doğrudan ilişkili olduğu düşünülmektedir.

Sonuç olarak, Türkiye'de uyku bilincinin artırılması ve uyku hijyeni eğitimlerinin yaygınlaştırılması büyük önem taşımaktadır. Herkesin kişisel olarak dikkat etmesi gereken en önemli adım; yatış-kalkış saatlerini düzenlemek, yatak odasını karanlık ve serin tutmak, yatmadan önce kafein ve alkolden kaçınmak ve en önemlisi ekran maruziyetini en aza indirmektir. Uyku sorunlarını önemsiz bir şikayet olarak görmek yerine, yaşam kalitesini ve sağlığı korumak adına atılacak ilk adım olarak kabul etmek gerekmektedir.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.